Kaniş Krallığı’nın merkezi ve Anadolu’daki Assur Ticaret Kolonileri sisteminin baş şehri olan Kültepe, Kayseri’nin hemen 5 km kuzeydoğusundadır. Eski adı Kaniş veya Neşa’dır. Erciyes’in (eski Aşkaşipa veya Argeus) eteğinde, bereketli bir ovanın ortasında, Sivas’tan gelen doğu-batı, Malatya’dan geçen güneydoğu-batı ve güneyden doğal anayolların birleştiği noktada yer alır.
Assur Ticaret Kolonileri çağını, II ve Ib şehirleri temsil eder. Yazılı belgelere ve arkeolojik buluntulara göre II kat M.Ö. 1950-1840; Ib ise M.Ö. 1810-1740 arasına tarihlenir. İki kat arasında 30 yıllık bir ara vardır.
ŞEHİR PLANI
Assur Ticaret Kolonileri çağını, Kültepe’de II ve Ib şehirleri temsil eder. Yazılı belgelere ve arkeolojik buluntulara göre II kat M.Ö. 1950-1840; Ib ise M.Ö. 1810-1740 arasına tarihlenir. İki kat arasında 30 yıllık bir ara vardır.
Bu şehirler çoğu taş döşeli sokak ve meydanlarla birbirlerinden ayrılmış mahallelerden oluşmuş. Üzerleri taşla kapalı kullanılmış su kanalları sokak döşeme taşlarının altındadır. Ayrı dilleri konuşan, ayrı kültürlere sahip yabancılar ve yerli halk bu mahallelerde yan-yana yaşamışlardır. Taş temelli, kerpiç duvarları ağaç kalaslarla takviye edilmiş 2-4-6 odalı, çoğu iki katlı binalar yerli yapı tekniğine göre ve çok sık olarak inşa edilmişlerdir. II. kat binalarının çoğu: 1- oturma odası-mutfak-kiler; 2- depo ve arşiv odası olmak üzere iki bölüme ayrılır.
II. katın enkazı üstüne Ib şehri kurulmuştur. II. katın planına uygun olarak kurulan bu şehir, esaslı bir değişiklik göstermeksizin, II. katın yapı özelliklerini devam ettirmiştir. Bu dönemde Assur’la ticaret ilişkileri zayıflamış ve iç ticaret ağırlık kazanmış olmasına rağmen, Kültepe zenginliğinden bir şey kaybetmemiş ve Kaniş Krallığının kudretli merkezi olarak varlığını sürdürmüştür.
Ib’nin yangın enkazı üstüne Ia katı kurulmuştur. Kültepe bu dönemde önemini yitirmiş, yazılı belgeler ortadan kalkmış, ticaret bağları kopmuştur. Küçülen şehirde yeni yapılan binaların yanında Ib binalarının bir bölümü de tamir edilerek yeniden kullanılmışlardır. Bu kısa ömürlü kattan sonra Kaniş Karumu bir daha iskan alanı olarak seçilmemiş, terk edilmiştir. Bu iki yapı katı döneminde Karum kuvvetli bir surla çevrili müstahkem bir şehirdir.
SERAMİK
Hitit seramiği denilen yerli seramik zirvesine Assur Ticaret Kolonileri çağında erişmiştir. Kültepe, Yakındoğu’nun önde gelen seramik merkezlerinden biridir. Bunda, madeni kapların taklit edilmiş olmasının etkisi kuvvetlidir. Kültepe’nin Assur Ticaret Kolonileri Çağı tabakalarında keşfedilmiş pişmiş topraktan yapılmış kaplar, sadece Anadolu’nun değil, ama aynı zamanda tüm Önasya’nın en nadide koleksiyonlarını oluşturur. Çeşitli geometrik süslerle bezenmiş küçük veya iri boy kaplar, akatacakları kuş gagası veya koç veya sığır cinsi bir hayvan başı biçiminde biçimlendirilmiş testiler, ibrikler, çeşitli hayvanlar ile süslenmiş kaplar, sadece seramik repertuarını zenginleştirmekle kalmaz, ama aynı zamanda, hayal gücü çok zengin ustaların zenaat ile sanatı nasıl biraraya getirdiklerini de gösterir.
Bu seramik repertuarı tüm Önasya’da sadece Kültepe’ye özgü olup, hiç bir eski yerleşim yerinde bu boyutta değildir. Kültepe seramiği, Hitit seramiğinin atasıdır. Kültepe seramik repertuarında görülen özellikler, hemen hemen aynı biçimde bir sonraki çağa aktarılarak kullanılmaya devam edilmiştir.
Ritonlar (kutsal içki kapları):
Seramiğin bir bölümü günlük işlerde kullanılmaya uygun değildir. Onlar dini törenlerde kullanılmış, mezarlara ölü hediyesi olarak bırakılmışlardır. Hayvan ve kuş biçimli pişmiş toprak içki kapları Hitit metinlerine göre, dini törenlerde kullanılan, kıymetli madenlerden yapılmış BIBRU denilen hayvan biçimli kapların ilk örnekleridir. Bunlar arslan, antilop, boğa, tavşan, köpek, domuz, kartal, keklik, manda, hayvan ve kartal başı biçimindedirler.Gövdeleri sandal,emzikleri hayvan başı biçiminde olup kayıkçıları sandalların kenarlarında olan kaplar da Kültepe seramik repertuarında önemli yer tutar. Bu kaplarının bir başka grubu da çizme şeklinde olanlardır. Tek renkli, parlak astarlı veya geometrik motiflerle nakışlanan bu kült kaplarının çoğu Kültepe’ye özgüdür. Bunlar, çoğunlukla arşiv odalarında bulunmuşlardır.
HEYKELCİKLER
Ib katında bulunmuş tanrı heykelciklerinin çoğunu tunç, fayans, fildişi, kurşundan yapılmış Baş Tanrıçanın iki eliyle göğüslerini tutan çıplak heykelcikleri temsil eder.Baş Tanrıçanın eşini, çocuklarını bir arada gösteren kurşun figürinler ve bunların döküldüğü/çoğaltıldığı taş kalıplar, bu çağ tanrılar aleminin değişik amblemlere sahip ayrı tanrılardan oluştuğunu kanıtlamaktadır.
MÜHÜRCÜLÜK
Bu çağda Mezopotamya-Suriye ile kurulan ilişkileri aydınlatan ve Kültepe’de açığa çıkarılan arkeoloji belgelerinin başında, her iki bölgede de ortak olarak kullanılmış, silindir mühür ve onların baskıları gelir. İçlerine mektupların konulduğu pişmiş toprak zarflar ve «bulle»ler damga ve silindir mühürlerle mühürlenmekteydi.
Ayrı ülkeler arasındaki ticaretin kozmopolit üslubu karakterine uyan bu mühür baskıları M.Ö. 20.-19.-18. yüzyılda Kültepe ile Yakındoğu arasındaki sanat etkinliğinin ve değişik üslubların kronolojik çatısının aydınlatılmasını kolaylaştırmıştır. Silindir mühür baskılarının çok büyük çoğunluğu II kata aittir. Baskılar arasında Güney Mezopotamya kökenli tipik Eski Babil üslubuna girenler önemli bir yer tutmaktadır.Ancak mühür baskılarının çoğu Eski Assur üslubundadır. Kültepe’de gelişme aşamasının zirvesine erişmiş yerli/Anadolu üslubu daha sonraki Hitit gliptik sanatının kaynağı olmuştur.
Ib katı tabletlerindeki değişiklik mühürlerde de görülür. Bu dönemde mühürler, II kattan farklı olarak, tabletlerin üzerine de basılmaktadır. Bu dönemde Anadolu üslubuna giren mühürlerin birinci grubu II kat üslubuna bağlı kalırken, ikinci grubu oluşturan damga mühürler daha sonraki Hitit damga mühürlerinin ilk örneklerini temsil ederler.
Damga mühür sahneleri tapma, tanrı, karışık varlık, heraldik kartal, hayvan ve astral motiflerden oluşur. Bu dönem mühürlerinde karşımıza çıkan „çift başlı kartal“ motifi, Hitit Çağında da yaşamış, ve hatta çok daha geç dönemlere kadar, Roma, Bizans ve oradan da Selçuklulara geçmiş ve halen bugün de yaşamaya devam etmektedir.
MADENCİLİK
Kıymetli maden ve taşlardan yapılmış süs eşyası, tunç kap ve silahlar, büyük bir çoğunlukla mezarlarda bulunmuştur. Ib ve II katlarda tam planları ile açığa çıkarılan atölyelerde maden objelerin her çeşidine ait taş kalıplar da gün ışığına çıkarılmıştır. Kuzey Suriye-Mezopotamya’dan ithal edilen silahlar, figürinler, ve seramik ülkeler arası büyük ticaret merkezinin karakterini tanımlamaktadır.
TAKILAR
Çeşitli değerli ve yarı-değerli taş ve madenlerden yapılmış takılar dönem kadınlarının zevkli dünyasını gözönüne sermektedir.
TİCARET
Ticaret esas itibariyle üç ürün üzerindeydi: kalay, bakır ve kumaşlar. Assurluların kalayı nereden elde ettikleri bilinmiyor. Assur’da bulunmamakla beraber ihraç ediliyordu, daha doğudaki bölgelerden gelmiş olmalı.
Assur’lular Anadolu’ya getirdikleri kalay, tekstil ve elbiseleri yerlilere altın, gümüş ve demir (amuttum) karşılığında satıyorlardı. Anadolu altın ve gümüşünün dışarı çıkarılması, ticareti yerlilerin aleyhine geliştiriyordu. Assur’lular, ayrıca, Anadolu’da bakır, deri, yapağı, yün, takı-boncuk ticareti yapmakta ve özellikle temizledikleri yerli bakırı, yerli halka yüksek fiata satıyorlardı. Bu çağda Assur’lu tüccarlarla eşit ölçüde ticarete katılan yerli, zengin tüccarların sayısı da az değildir.
Tüccarlar 200-250 yüklü eşekten oluşan kervanlarla Dicle, Habur vadilerini geçerek Orta Anadolu’ya erişiyorlardı. Ticaret mallarının taşınışı eşekler sırtında yapılıyordu. Her hayvan 90 kg. yük taşımış olmalı.
Merkez ofis Bit-karım:
Assurlu tüccarların Kaniş‘deki merkez oifisi Bit-karım idi. Onun rolü çeşitliydi: herşeyden önce bir ithalat ve ihracaat merkeziydi, genel depoları temin ederdi, ve bir ticaret ve bir ödeme (tazmin) odasıydı. Orada avans sağlanabiliyordu. Burası aynı zamanda, verginin tahsil edildiği bir merkez olup, tüccarlar burada, köprü geçme ve emanet bırakma vergisi ödemek zorundaydılar. Ayrıca mahkeme selahiyetine haizdi, çünkü bu devirde, tüccarlar arasındaki olası davalar konusunda hakem sıfatıyla hüküm vermekteydi. Bu, Kapadokya ticaretine şahsen katılan kral için de geçerliydi. O işleri finanse ediyor, alacaklarına her zaman ulaşamasa da kervanlara parayı hazır ediyor ve onları yola çıkarıyordu.
Assur’luların, Kültepe’den başka, Anadolu’da kurdukları, isimlerini öğrendiğimiz ancak yerlerini bilmediğimiz 9 karum daha vardır. Bunlar yönetim bakımından Kaniş’e, Kaniş de Assur’a bağlıdır.
ARŞİVLER
Arşiv odalarındaki tabletler, düzenli sıralar halinde yerleştirilmiş kapların, ağaç sandıkların, hasır ve çuvalların içinde, ağaç rafların üstünde, konularına göre tasnif edilerek, muhafaza edilmişlerdir. Şehri tahrip eden yangından halk canını kurtarabilmiş; yangına dayanıklı bütün objeler ve tabletler bırakıldıkları yerlerde günümüze kalmışlardır. Yangının ani olması bir çok tüccar zarfları içine koyduğu mektuplarını gönderme fırsatını bulamamış; bazıları da yeni gelen postasını açamamıştır.
Tabletler
II. kat tabletleri, ticari, iktisadi ve hukuki içeriklidir. Ticari anlaşmalardan, Assurlu tüccarlarla yerliler arasındaki kontraktlardan, oldukça ilkel borç belgelerinden, malların taşınması hakkındaki anlaşmalardan, iş, alışveriş ve özel mektuplardan oluşmaktadır.
Bunların dışında, mahkeme kararları, evlenme, boşanma, evlat edinme belgeleri, esir ticareti ve veraset konularını kapsayan tabletler de bulunmuştur. Sayıları az olmakla beraber, sistemli kazılarda, edebi, tarihi ve okul eksersiz belgeleri, büyü metinleri de keşfedilmiştir. Ayrıca, yerli prenslerle Assur’lular arasında, ticaretin yöntemleriyle ilgili haberleşmeye ait metinler de vardır. Bütün bu keşifler iki önemli sonucu sağlamıştır:
1-Anadolu tarihini başlatmıştır.
2-Anadolu-Mezopotamya-Kuzey Suriye arasında, geniş boyutlu ilk canlı ilişkiler kurulmuştur.
Kültepe’de sistemli kazılarda keşf edilmiş olan bütün eserler Ankara-Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Kayseri Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedirler.
Burada yayınlanan bilgiler Kültepe Kazısı’nın resmi sitesi’den alıntıdır. Ancak sonradan kazını istesi güncellenmiş ve bu bilgiler kaldırılmıştır.
Kültepe Kazıları Resmi Sitesi: www.kultepe.org.tr
