Palladion, her ne kadar Yunan Mitolojisi’nin babaları olarak tabir edilen Homeros ve Hesiodos tarafından hiç ele alınmamış olsa da, önemi olan ahşap bir Pallas heykelidir. Bu yazıda Palladion’u ele almamın sebebi, çeşitli efsanelere göre bu heykelin Çanakkale’den (Troas) Roma’ya ve Roma’dan İstanbul’a gelmesi ve rivayetlere göre bugün Çemberlitaş Sütunu olarak bilinen Konstantin Kolonu’nun altında gömülü olmasıdır.
Palladion üzerine çok fazla efsanenin yazılmış olması net bir açıklamaya ulaşmamızı engellemektedir,fakat şöyle bir gerçek vardır:Palladion,Tanrısal kökenli bir heykeldir ve ona sahip olup,ona ait bir tapınak içerisinde saklayan bir şehir kuşkusuz güvence altındadır.Bu heykelin ortaya çıkışı üzerine yazılmış efsanelerden Apollodorus’un bahsettiğine bakalım.Apollodorus’a göre,Tanrıça Athena bir deniz tanrısı olan Triton (Poseidon’un oğullarından) tarafından büyütülmüş ve Triton’un kızı Pallas ile kardeş gibi büyümüştür.Bu iki küçük kız savaş sanatını birlikte öğrenmekteydiler (Muhtemelen burada Athena’nın bilgelik tanrıçası olması dışında savaş yeteneğinin temeli verilmiş).Günün birinde Pallas ile Athena arasında bir tartışma çıkar,Pallas tam Athena’ya vurmak üzereyken, Zeus kızı için endişelenir ve Athena’nın ünlü kalkanı aigisi Pallas’a karşı tutarak onu korur.Tabii korkan ve bu hamleyi beklemeyen Pallas aldığı darbe ile yaralanır ve yaşamını kaybeder.Bu ölümden dolayı üzüntü duyan Athena kendini affettirmek için ahşaptan Pallas’ın bir heykelini yapar ve bunu Zeus’un sarayına koyar.Efsanenin buraya kadar ki kısmında heykelin niye Palladion olarak adlandırıldığını ve neden yapıldığını anlamaktayız.Efsaneye devam edelim.Günün birinde Zeus,Elektra’ya tecavüze kalkışır ve Elektra sarayda sığınacak bir yer olarak bu kutsal heykeli görür.Zeus,heykelin kutsallığına pek aldırış etmemiş olsa gerek,onu tuttuğu gibi Olympos’un tepesinden fırlatır.Böylelikle kutsal heykel Palladion yolculuğunun ilk durağı olan Troas’a düşer.Heykeli,sonradan Troya adını alacak Ilion şehrinin kurucusu Ilios bulur ve bunu tanrısal bir işaret olarak görür.
Aeneas,sırtında babası Agkhises’i ve elinde Palladion’u taşımaktadır.
Apollodorus’un anlattığı bu efsane daha tanrısal öğelere dayanmaktadır.Diğer tradisyonlar daha farklıdır,Paris’in heykeli Sparta’dan kaçırdığına,ya da heykelin hediye olarak verildiği üzerinedir.
Bazı kaynaklarda,Palladion bir Athena heykeli olarak geçmektedir.Muhtemelen bunun nedeni Tanrıça Athena’nın ,Pallas Athena olarak anılması olabilir.
Buraya kadar yazılanlarda Palladion’un ne olduğu ve önemi üzerinde durduk.Fakat Palladion’un asıl yolculuğu ve efsanesinin gittikçe karmaşıklaşması bundan sonra başlamaktadır.Ünlü Troya Savaşı’nın (Geleneksel olarak M.Ö.1185 yılında) ardından,kahin Helenos,Ilion kentinin tam olarak düşmesi için,Palladion’un şehrin dışına çıkarılması gerektiğini söylemiştir.Ünlü Akha savaşçıları Odysseus ve Diomedes tapınağa girerler ve Diomedes,Palladion’u dışarı çıkarır.Başka bir efsaneye göre ise Troyalılar,Palladion’un çalınma riskine karşı onun sahtesini yapmışlar ve tapınakta onu tutmuşlardır.Tabii bu anlatılanların hiçbiri Homeros’un dizelerinde yer almamaktadır.
Palladion bir güç simgesidir.Bu heykelin elinde olduğunu hissettiren bir şehir zaten düşmanına karşı mücadeleye önde başlar.Dolayısıyla farklı şehirler Palladion’un kendi ellerinde olduğunu belirtmek için farklı efsaneler üretmişlerdir.Fakat bu efsanelerden de ikisi bir noktada kesişir,heykel nihayetinde Roma’ya gelmiştir.Ya Aeneas heykelin gerçeğini alarak kaçmış ya da Diomedes yıllar sonra Güney İtalya’ya geldiğinde Aeneas’a heykeli kendi teslim etmiştir.
Diomedes elinde Palladion’la
Vergilius’un Aeneas isimli eserinin ikinci kitap 165.mısrasında Palladion’dan söz edilir.Ovidius,Fasti isimli eserinde Palladion’un bir şekilde Roma’ya getirildiği ve Vesta Rahibeleri’ne emanet edildiğini söyler.( “Whether it was Diomedes, or the guileful Ulysses, or Aeneas, they same someone carried it off; the culprit is uncertain; the thing is now in Rome: Vesta guards it, because she sees all things by her light that never fails” (Ovid, Fasti 4.433)).
Palladion’un yolculuğunun ikinci durağı Roma Vesta Tapınağı.Aslında efsanelere bakıldığında Palladion’un somut değil tamamen simgesel bir obje olduğu karşımıza çıkmaktadır.Palladion’u elinde bulunduran şehir önemli bir yere sahiptir.Truva ile Roma’nın Dünya Tarihi’ndeki önemi yadsınamaz bir gerçektir.Fakat bu eseri somut olarak düşünmek ve bulmak istemek kişiye ayrı bir heyecan katmaktadır.
Vesta Tapınağı’nın Bulunduğu Roma Forum
Anlaşılan o ki Palladion ikinci durağında uzun yıllar boyunca beklemiş.Daha sonraki çağlarda bu heykelin İmparator Constantin tarafından Roma’dan,İstanbul’a (Dönem adıyla Constantinopolis) getirildiği ve günümüzde Çemberlitaş Sütunu olarak bilinen Constantin Kolonu’nun altına gömüldüğü rivayet edilmiştir.Kim bilir İstanbul’un akıl almaz bağlayıcılığı ve bu topraklarda yaşayan her medeniyetin ihtişamı belki de Palladion sayesindedir.
Çemberlitaş Sütunu (Konstantin Kolonu)
Çemberlitaş Sütunu,Roma’da bulunan Apollon Tapınağı’ndan söktürülüp İstanbul’a getirilmiş ve üzerindeki Apollon heykeli indirilerek yerine İmparator Constantin’in heykeli yerleştirilmiştir.Bu sütunun altında Hz.İsa’nın çarmıhına ait parçaların ve kesin olup olmadığı hala bilinmeyen mezarından eşyaların olduğu söylenmektedir.Hristiyanlık için hala tartışma konusu olan Kutsal Kase’nin dahi bu sütunun altında olduğu söylenmektedir.Açıkçası sütunun altında hangi dine ait önemli nesneler var bilemiyorum fakat,Palladion gibi paganizm açısından önemli bir eserin ve Hristiyanlık açısından önemli eserlerin bu sütunun altında olmasına dair rivayetler İstanbul’un kültürler ve dinler açısından önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
Yazar: Dimitri Daravanoğlu
——————————————————————————–
Kaynakça:
Grimal P.,Mitoloji Sözlüğü,Çev.Sevgi Tamgüç,Sosyal Yayınlar,İstanbul 1997.
Vergilius,Aeneas,Çev.İsmet Zeki Eyüboğlu,Payel Yayınları,İstanbul 1995.
Sacks D.,Encyclopedia of The Ancient Greek World,Facts on File,2005.
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=83451
http://en.wikipedia.org/wiki/Palladium_(mythology)
