Göbeklitepe UNESCO Miras Listesi’ne 18’den Girdi

2011 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Göbeklitepe, Bahreyn’in başkenti Manama’da gerçekleştirilen toplantıda kalıcı listeye alındı.
Dünyanın günümüze ulaşan en eski tapınma alanı olarak bilinen Şanlıurfa’daki Göbeklitepe, UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne 18. kültür değerimiz olarak girdi.

Doğuş Grubu’nun 20 yıllığına ana sponsoru olduğu Göbeklitepe’nin daha iyi korunması için geçtiğimiz aylarda çatı koruması ve seyir terası inşa edilmişti.

Tarihi alanda neolitik döneme ait boyları 6 metreyi buylan yabani hayvan figürlü dikili taşlar ve tapınak kalıntıları yer alıyor.

Konuyla ilgili Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada; “Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ve Bakanlığımızın yoğun çabaları sonucunda, söz konusu başvurunun kabulüyle ülkemizin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne tescilli alanlarının sayısı 18’e yükselmiştir” ifadesi yer aldı.
Devamı hakkındaGöbeklitepe UNESCO Miras Listesi’ne 18’den Girdi

Paskalya Adası Heykellerinin Gizemli Şapkaları

Dev bir heykelin üzerine 13 tonluk bir şapka nasıl koyarsın?

Binghamton Üniversitesi’nden antropoloji profesörü Carl Lipo ve bir grup araştırmacı, Moai heykellerini ve volkanik taşlarla oluşmuş silindir taşları, yani “pukao” adı verilen dev taş şapkaları incelediler.

Volkanik taştan oyulmuş heykeller, adadaki bir taş ocağından gelirken, kırmızı volkanik taştan yapılmış şapkalar, adanın diğer tarafından, 7,5 mil uzaklıktaki farklı bir ocaktan geliyordu.
Rapa Nui olarak da bilinen adadaki Moai heykelleri 1m ile 20m arasında boylara sahiptir. En büyüğünün 100 ton civarında olduğu düşünülüyor.

Bu heykellerin bazılarında bulunan kırmızı renkli ve yer yer 13 ton ağırlığındaki başlıklar nasıl getirilmişti?
Devamı hakkındaPaskalya Adası Heykellerinin Gizemli Şapkaları

Mezolitik Dişler Balık ve Sebze Tüketiyordu

Mezolitik döneme ait bir insana ait dişlerin incelenmesi sonucu, dönem insanının beslenme alışkanlıklarının günümüz insanından çok da farklı olmadığını ortaya koydu.
Roma Sapienza Üniversitesi arkeologları tarafından yapılan araştırmalarda Adriyatik ve Akdeniz avcılarının yaşam tarzına dair önemli bulgular elde edildi.

Araştırma ekibi, dişler üzerindeki araştırmalarında diş plağı ya da tartarı içindeki fosilleşmiş deniz ürünü ve bitkisel malzemeyi incelediler. İncelemeler sonunda balık pulu kalıntıları, Mezolitik Çağ Akdeniz insanının deniz ürünleri tükettiğini gösterdi. Devamı hakkındaMezolitik Dişler Balık ve Sebze Tüketiyordu

İsveçliler Demir Çağı’ndan Beri Bira İçiyorlar

İsveç Lund Üniversitesi arkeologları, fosilleşmiş çimlendirilmiş tanelerin Nordik bölgesindeki erken bira üretimi için üretildiğini saptadı. İsveç’in güneyindeki Uppåkra’da yapılan bulgular, büyük ölçekli bir bira üretimine işaret ediyor.

Arkeobotanikçi Mikael Larsson, “Yerleşimin ayrı bir bölümünde yer alan düşük sıcaklık fırınlı bir alanda fosilleşmiş malt bulduk . Bulgular MÖ: 600-400’lü yıllara işaret ediyor. Bu da onları İsveç’teki bira üretiminin ilk kanıtlarından biri haline getiriyor” diyor.

Larsson, “Biz genellikle tahıl tanelerini arkeolojik alanlarda buluyoruz, ama çok nadiren işlendikleri yerlerden. Bu yüzden düşük sıcaklıklı bir fırının çevresinde bulunan bu çimlenen taneler bira yapmak için maltlık olduklarını gösteriyor”.
Devamı hakkındaİsveçliler Demir Çağı’ndan Beri Bira İçiyorlar

Afrika’nın Unutulmuş Harikaları: Kush Krallığı Piramitleri

Kahire’deki büyük Giza piramidi antik çağın yedi harikalarından biri olarak kabul edilir. Ama Nil Nehri’nin güneyine doğru ilerleyince bugünkü Sudan olarak bilinen topraklarda Kush Krallığı’na ait binlerce unutulmuş piramit vardır.

Kush Krallığı günümüzde Ortadoğu olarak bilinen bölgeye kadar yayılan Afrikalı bir süper güçtü. Krallık yüzlerce yıl yaşadı ve Milattan Önce 8. yüzyılda Mısır’ı işgal ederek o yüzyılın büyük kısmında yönetti. Krallık’tan geriye kalanlar oldukça etkileyici. Bu piramitlerin 300’ü hala bozulmamış ve yaklaşık 3 bin yıldır el değmemiş.En iyi örneklerini Kuzey Sudan’da BM’nin kültür birimi UNESCO tarafından dünya mirası ilan edilen Jebel Barkal’da görebilirsiniz.

Burada piramitler, mezarlar, tapınaklar ve duvarları sahnelerle ve yazılarla süslenmiş gömü odaları bulunuyor. UNESCO bu eserleri “2 bin yıldan fazla bir süre önce bir grup insanın sanatsal, sosyal, siyasi ve dini değerlerini gösteren yaratıcı deha” olarak tanımlıyor. Devamı hakkındaAfrika’nın Unutulmuş Harikaları: Kush Krallığı Piramitleri

“Bell Beaker” Formu Işığında Avrupa’daki Geç Neolitik Göçleri

Geç Neolitik Dönemde, Avrupa’nın birçok yerinde mezar armağanı olarak kullanılan yeni bir çömlek biçimi ortaya çıkar. Çan biçimli bu çömlek formu oldukça karakteristik, süslü çan çanakları (bell beaker) olarak bilinir ve İspanya’dan Macaristan’a, Kuzeybatı Avrupa’da Britanya’ya kadar görülür.

Genetik bilimciler ve arkeologların ortak çalışmasıyla “bell beaker” olarak literatüre geçen bu form ile Neolitik Dönem göçü arasındaki ilişki saptanmaya çalışılmış; bu kapların çıktığı mezarlardaki iskeletlerin DNA örnekleri karşılaştırılmıştır.

Araştırma ekibinden Münih Ludwig-Maximilians Universitesi (LMU) Tarih Öncesi ve Protohistorik Arkeoloji Enstitüsü Profesörü Philipp Stockhammer’e göre Batı ve Orta Avrupa’daki bulgular Neolitik Dönem göçleri ya da dönem içerisindeki dini inancın yayılımına işaret etmezken Britanya’daki bulgularda göçe ilişkin izler bulunmaktadır.

Devamı hakkında“Bell Beaker” Formu Işığında Avrupa’daki Geç Neolitik Göçleri