Olasılıkla Akkadca “keten” anlamına gelen “kitu” kelimesinden türemiş olup “manto” veya “örtü” anlamına gelmekteydi. Nitekim khiton Mezopotamya’da kutanum denilen ketenden yapılmaktaydı. Keten ise Mısır, Filistin ve Suriye’den gelen bir kumaştı. Khitonun da Fenikeliler tarafından Anadolu’ya getirildiği ve önce Karialılar tarafından benimsendiği düşünülmektedir. Daha sonra İonlar tarafından geliştirilerek kullanılmıştır. M.Ö. VI. yy.dan sonra “İonialı” adıyla Atinalılar tarafından da kullanılmaya başlanmıştır.
Khiton genellikle çıplak vücut üzerine giyilir, dışarı çıkarken üzerine “khimation” denilen bir manto alınırdı. Hem bir kadın hem de bir erkek giysisi olan khiton ya yukarıdan baştan geçirilerek ya da ayakları içine sokarak yukarı doğru çekilip giyilirdi. Khitonun omuzlar üzerine gelen kenarları iğne (fibula) ile birbirine tutturulurdu. Kadınlar khitonu belde kemerle sıktıktan sonra kemerden yukarı doğru giysiyi çekerek kemeri kapatacak şekilde kabarık bir büzük oluştururlar. Bu kısma kolpos denilirdi. Erkekler daha çok kısa khiton giymekteydi. Ephesos Artemis Tapınağı’nda yapılan törenlerde “khiton kheiridotos” denilen uzun khitonlar giyilirdi.
Dor khitonu ve İon khitonu olmak üzere iki türü bulunmaktadır. İon khitonu ketenden ve ince bir kumaştan (günümüzde bürümcük denilen kumaşın bir benzeri) yapılmaktaydı. Nitekim İon khitonu inceliği ve hafifliği ile ün yapmıştı. Dor khitonu ise yünden yapılmaktaydı.
Eski Yunanistan’da Arkaik Dönem’den Hellenistik Dönem’e kadar kullanılmıştır.
Kaynakça:
Blanck, H., Eski Yunan ve Roma’da Yaşam, Arion Yayınevi, İstanbul 1999.
Metropolitan Museum / Ancient Greek Dress
Saltuk, S., Arkeoloji Sözlüğü, İnkılap Kitapevi, İstanbul 1997.
Türkoğlu, S., Tarih Boyunca Anadolu’da Giyim Kuşam, İstanbul 2002.
